SON DAKİKA
Yeniden Refah Partisi Diyarbakır İl…
Diyarbakır Yazarlar ve Şairler Derneği’nden…
Kadir Canpolat'tan CHP'li Milletvekillerinin Bakan…
“Yılın En Centilmen ve Başarılı…
GAZİYAŞARGİL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SKANDALLAR HASTANESİNE DÖNÜŞTÜ..!Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sık sık yaşanan skandallara bir yenisi daha eklendi. Daha önce de zaman zaman yaşanan usulsüzler ile gündeme gelen, Elazığ yolu Üçkuyular mevkiindeki Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde son yaşanan olay ise, insan sağlığına gerekli önemin verilmediğini bir kez daha gösterdi.
İhsan Durmaz isimli bir vatandaş, ‘Kronik bronşit, kronik zatürre, kronik nefes darlığı, hiper tansiyon şeker hastası olan 1944 doğumlu annesi Leyla Durmaz’ı, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde getirdi.
Ancak annesiyle birlikte, adeta bir kabus filmi yaşadılar. Annesini ilk olarak Özel bir Hastaneye götürdüklerini belirten İhsan Durmaz, yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘İlk olarak annemi, Özel Bir Hastaneye götürdük. Bronşiti azdığından dolayı, tomografi ve kan tahlili alıp, koronavirüsten (KOVİD-19) şüphelenerek, bizi Ergani Yolu üzerinde bulunan Araştırma ve Eğitim Hastanesi’ne sevk ettiler. Bize ‘bekleyin, biz sizi göndereceğiz’ dediler. Halbuki, KOVİD-19 şüphelisi bir hasta nasıl bekletilir, biz de anlayamadık. Hayati bir durum söz konusu olduğu için beklemedik, kendi arabamızla hastamızı, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirdik. DOKTORLAR VE HEMŞİRELER SELFİ ÇEKİYORLARDI Acilden giriş yaptık. Beni ve ağabeyimi ikinci kapıdan almadılar. Annem içeri alındı. Burada gördüğümüz manzara, inanın hepimizi şok etti. Anneme derhal müdahale etmesi gereken doktorlar ve hemşireler, giydikleri koronavirüse karşı korunmalı elbiselerle selfi çekiyorlardı. Annem dakikalarca bu tuhaf durumu izledikten sonra, ‘bana bakacak kimse yok mu?’ deyince, giydikleri elbiseden dolayı yüzü fark edilmeyen doktor denilen şahıs, birdenbire anneme bağırarak, ‘Ne diyorsun, daha bir dakikadır gelmişsin, acele ediyorsun?’ diye çıkışan sözde doktora, biz de selfi çekmelerini bırakıp, annemle ilgilenmelerini söyleyince, başka bir doktor alıp, annemi tomografi ve kan tahlili için götürdü. Yaklaşık 15 dakika sonra gelerek, annemde KOVİD-19 belirtileri olduğunu söyleyerek, annemi alıp 3. kat Enfeksiyon Bölümüne yatırdılar. Halbuki, koronavirüs kitleri olmadığından, kit kullanılmadan bir hastaya nasıl işlem yapılabiliyor? Götürdükleri gecenin akşamında, saat 22.00 civarı annemle konuştuğumda, daha yeni koronavirüs kiti takılarak, boğazı ve ağzından örnek aldıklarını söyledi. SKANDALLAR BUNUNLA SINIRLI DEĞİL Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihmaller ve skandallar, bununla da bitmiyor. ‘Bu kadar da olmaz’ dedirten ihmallerden birisi de, Hastanenin otomasyon servisinde çalışanlara, Koronavirüs hastalarının yattığı serviste nöbet tutturuluyor olması. Oysa ki, iğne vurmayı ve hatta serum takmayı bile bilmeyen, görevi bilgisayar kayıtlarını işlemek olan otomasyon personeline, nasıl olur da ölümcül ve bulaşıcı olan koronavirüs tedavisi gören hastaların yattığı serviste nöbet tutturuluyor, gerçekten anlamak mümkün değil. Bütün bu uygulamalar, ‘hastanede doktor ve hemşire yetersizliği mi var?’ sorusunu akıllara getiriyor. Eğer öyleyse, neden hastaneye doktor, hemşire ve sağlık personeli alınmıyor, insan hayatıyla neden göz göre göre oynanıyor? TAM İKİ GÜNDÜR DOKTORLAR ANNEM HAKKINDA HİÇ BİR BİLGİ VERMİYORLAR Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinde laboratuar olmadığından, şehir dışına çıkaracaklarını söylediler. Fakat ne hikmetse nereye sevk edileceğini de tam olarak söylemediler. Elazığ veya Ankara’ya helikopterle sevk edileceğinin bilgisini aldık. Fakat aradan tam 40 saat geçmesine rağmen, koronavirüs testinin pozitif mi negatif mi çıktığını bile söylemediler. Eğer pozitifse bizim bütün ailemize bulaşmış olabilir. Bu durumda hepimize tahlil yapılması gerekmiyor mu? Olacak iş değil gerçekten. Ben ve ağabeyim, evimizde izole bir şekilde haber bekliyoruz. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, şu ana kadar ne doktorlar veya diğer görevlilerden bize telefon açıp hiçbir bilgi verilmedi. Eğer bize de bulaşmışsa, resmen ölümü bekliyoruz demektir. Bu nasıl bir sorumsuzluk ve vurdumduymazlıktır. Böylesi bir hastanede ne muhatap bulabiliyoruz, ne de sorumlu. Bir de diyorlar ki, saat 21.00’da, sağlık çalışanlarına alkış tutalım. Acaba diyorum, bizi nasıl kaderimize terk ettikleri için de alkış tutalım mı? Tam iki gündür hastaneden haber alamıyoruz. Anneme koronavirüs bulaştı mı, bulaşmadı mı bildirilmiyor. Hepimiz korku ve panik içinde yaşıyoruz. Aldığımız önlemlerle, kendimizi izole ettik. Hastalık bulaştı mı bulaşmadı mı bilgi verilmiyor. Eğer bulaşmışsa, bir çoğumuza bulaşmış ve bizler de hayati tehlike ile karşı karşıyayız demektir. Yetkilileri göreve davet ediyoruz’. ÖZEL HABER:YILMAZ ACU
İLGİLİ HABERLER
İlgili Haberler
|